AÖF TARİH BÖLÜMÜ

  • ANA SAYFA
  • 1.SINIF ÖZET
    • GÜZ DÖNEMİ
      • ESKİ ANADOLU TARİHİ
      • HELLEN VE ROMA TARİHİ
      • İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ I
      • OSMANLI TÜRKÇESİ I
      • TARİH METODU
      • TEMEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ I
      • BİZANS TARİHİ
    • BAHAR DÖNEMİ
      • BÜYÜK SELÇUKLU TARİHİ
      • ESKİ MEZOPOTAMYA VE MISIR TARİHİ
      • İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ
      • İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ II
      • OSMANLI TÜRKÇESİ II
      • TEMEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ II
      • ORTA ASYA TÜRK TARİHİ
  • 2.SINIF ÖZET
    • GÜZ DÖNEMİ
      • ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ
      • ORTAÇAĞ-YENİÇAĞ AVRUPA TARİHİ
      • OSMANLI MERKEZ VE TAŞRA TEŞKİLÂTI
      • OSMANLI TARİHİ (1300-1566)
      • OSMANLI TÜRKÇESİ METİNLERİ I
      • TÜRKİYE SELÇUKLU TARİHİ
      • ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I
    • BAHAR DÖNEMİ
      • OSMANLI DEVLETİ YENİLEŞME HAREKETLERİ (1703-1876
      • OSMANLI TARİHİ (1566–1789)
      • OSMANLI TARİHİ (1789–1876)
      • OSMANLI TÜRKÇESİ METİNLERİ II
      • OSMANLIDA İSKAN VE GÖÇ
      • RUSYA TARİHİ
      • ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
  • 3.SINIF ÖZET
    • GÜZ DÖNEMİ
      • OSMANLI DEVLETİ YENİLEŞME HAREKETLERİ (1876-1918)
      • OSMANLI DİPLOMASİSİ
      • OSMANLI İKTİSAT TARİHİ
      • OSMANLI TARİHİ (1876–1918)
      • SOSYOLOJİYE GİRİŞ
      • TARİHİ COĞRAFYA
      • İNGİLİZCE I
    • BAHAR DÖNEMİ
      • MODERN ORTADOĞU TARİHİ
      • EĞİTİM TARİHİ
      • TÜRKİYE CUMHURİYETİ İKTİSAT TARİHİ
      • TÜRKİYE CUMHURİYETİ SİYASÎ TARİHİ
      • TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ VE PARLEMENTO TARİHİ
      • XIX. YÜZYIL TÜRK DÜNYASI
      • İNGİLİZCE II
  • 4.SINIF ÖZET
    • GÜZ DÖNEMİ
      • ÇAĞDAŞ TÜRK DÜNYASI
      • SÖMÜRGECİLİK TARİHİ
      • TARİH FELSEFESİ I
      • TÜRK BASIN TARİHİ
      • YAKINÇAĞ AVRUPA TARİHİ
      • YAŞAYAN DÜNYA DİNLERİ
      • GİRİŞİMCİLİK VE İŞ KURMA
      • TÜRK DİLİ I
    • BAHAR DÖNEMİ
      • BİLİM TARİHİ
      • HUKUK TARİHİ
      • SANAT TARİHİ
      • TARİH FELSEFESİ II
      • TÜRK DÜŞÜNCE TARİHİ
      • TÜRK KÜLTÜR TARİHİ
      • ETKİLİ İLETİŞİM TEKNİKLERİ
      • TÜRK DİLİ II
  • KİTAPLAR
    • 1.SINIF
      • GÜZ DÖNEMİ
      • BAHAR DÖNEMİ
    • 2. SINIF
      • 2 SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 2 SINIF BAHAR DÖNEMİ
    • 3. SINIF
      • 3 SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 3 SINIF BAHAR DÖNEMİ
    • 4. SINIF
      • 4 SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 4 SINIF BAHAR DÖNEMİ
  • SINAVLAR
    • 1.SINIF
      • 1.SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 1.SINIF BAHAR DÖNEMİ
    • 2. SINIF
      • 2.SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 2.SINIF BAHAR DÖNEMİ
    • 3. SINIF
      • 3.SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 3.SINIF BAHAR DÖNEMİ
    • 4. SINIF
      • 4.SINIF GÜZ DÖNEMİ
      • 4.SINIF BAHAR DÖNEMİ

10 Ağustos 2015 Pazartesi

ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ

ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ
ÜNİTE 5
s.1) Akkoyunlu devletini meydana getiren aşiretler nerelerde konargöçerlik etmekteydiler?
-Türkmen aşiretleri Moğol istilası ile Anadolu’ya gelmişlerdi. Bunlar Kuzey Suriye’den Kars’a kadar uzanan sahada konar-göçerlik etmekteydiler. Moğol hâkimiyetinin zayıflamasıyla birlikte Akkoyunlu ve Karakoyunlu hanedanın etrafında toplanmaya başladılar.
s.2) Akkoyunlu-Karakoyunlu mücadelesinin temel sebebi ne idi?
-Akkoyunlular Diyarbekir, Karakoyunlular Van-Erciş bölgesini merkez edinmişlerdi. Bölgedeki Türk-menleri kendilerine bağladıkları sürece askeri güçleri artacaktı. Ayrıca hakimiyet sahaları birbirlerinin toprakları ile çakışıyordu.
s.3) kara yülük Osman bey Akkoyunlu tahtına nasıl oturmuştur?
-1400 yılında Timur’un Anadolu seferine katılan Kara Yülük Osman Bey, onunla birlikte Sivas’ın mu-hasara ve zaptına katıldı. Ankara savaşında bizzat bulunup, Osmanlı kuvvetlerinin solunda bulunan Süleyman Çelebi’yi bozguna uğrattı. Suriye seferinde yer aldı. Kara Yülük’ün bu hizmetlerine karşılık Timur da Artuklulardan alınmış olan Âmid’i Kara Yülük Osman’a verdi. Böylece Palu, Kiğı ve Erga-ni’den sonra Âmid de Akkoyunluların eline geçti (1403). Öte yandan diğer Akkoyunlu beylerinden Pir Ahmet ve Pir Ali, Timur’un Ankara savaşında elde ettiği ganimetlere saldırdıkları için yakalanıp hapsedildiler. Böylece Kara Yülük Osman Bey rakipsiz olarak Akkoyunlu tahtına oturdu.
s.4) Akkoyunlu Devleti’nin ekonomik ve siyasi gücün dayanağı kimlerdi?
-Akkoyunlu Devleti’nde konar-göçer aşiret reisleri, devletin askerî ve siyasî gücünün en önemli da-yanağı idi. Bunlar, kendilerine tahsis edilmiş olan iktalarda aşiretleri ile yarı bağımsız bir hayat sür-mekteydiler.
s.5) Avrupalı devletler Osmanlılara karşı niçin Akkoyunlulara destek verdiler?
-Venedik ve Papalık Osmanlı tehlikesine karşı daha doğuda Osmanlılara cephe açabilecek bir devle-tin yardımına ihtiyaç duyuyorlardı. Bu yüzden Akkoyunluları Osmanlılara karşı kışkırtmaya çalıştılar.
s.6) Otlukbeli Savaşı’nın sebebi ne idi?
-Akkoyunluların Osmanlıların hakimiyet sahası olan Anadolu ile ilgilenmeleri, Karamanoğullarına des-tek vermeleridir.
s.7) Akkoyunluların taht mücadelesinde Yakup bey neler yapmıştır?
-Uzun Hasan Bey’in 1478’de Tebriz’de ölümünden sonra çocukları arasında taht mücadeleleri patlak verdi. Altı oğlundan biri olan Sultan Halil idareyi kısa süreli olarak ele aldı. Fakat onun kardeşlerinden Maksud’u öldürtmesi üzerine harekete geçen Yakup Bey, devleti yeniden toparlamaya çalıştı. Ak-koyunlular için tehlike arz etmeye başlayan Sûfî şeyh Haydar’ı öldürüp, ailesini de İstahr kalesine hapsetti. Akkoyunluların zayıf durumundan istifade etmek isteyen Memlük Sultanı Kayıtbey’in gön-derdiği orduyu perişan etti (1481).Gürcistan üzerine başarılı bir sefer düzenledi. Akkoyunluların ikin-ci defa olarak yakaladığı parlak dönem Yakup Bey’in bir salgın hastalık neticesinde ölümü üzerine yerini yine taht mücadeleleri ve aşiret kavgalarına bıraktı.
s.8) Safevi devleti nasıl kurulmuştur?
-Rüstem Bey’in tahta geçişiyle başlayan iç karışıklıklardan en çok, taht mücadeleleri esnasında ser-best kalan ve şeyh Haydar’ın müritlerini etrafında toplayarak faaliyetlerini Erzincan ve çevresinde sürdüren şah İsmail-i Safevî faydaland›ı O, Karakoyunlu oymaklarından Akkoyunlulara dahil olma-yanların yanı sıra, Akkoyunlu, Dulkadir, Teke ve Anadolu’nun başka yerlerinden gelen müridleri ile birlikte önce Tebriz’e yürüyerek Elvend Bey’i yendi (1501). Burada, On iki İmam adına hutbe okutup para bastırdı; şahlığını ilan etti. Böylece Safevî Devleti kurulmuş oldu.

ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ
ÜNİTE 6
S.1) safevi devleti kurucuları adını nereden almışlardır?
-Hanedan, adını merkezi Erdebil’de bulunan Safevîye tarikatının reisi şeyh Safiyüddin’den almıştır.
s.2) Şeyh Cüneyd nasıl ölmüştür?
-Siyasî fikirleri iyice belirginleşen Cüneyd gücünün neye yettiğini öğrenmek amacıyla kuzeydeki Çer-kesler üzerine akınlar yapmaya başladı. Ancak şirvanşahlar ile yaptığı savaşta öldürüldü (1460). 
s.3) şeyh cüneyd öldükten sonra yerine kim geçmiştir?
-Şeyh cüneyd öldükten sonra Safevî müridleri, şeyh cüneyd’in oğlu Haydar’ı kendilerine reis olarak benimsediler.
s.4) Safevî tarikatının takipçileri neden Kızılbaş adıyla anılmaya başlanmıştır?
-Şeyh Haydar, Erdebil’e giderek irşad faaliyetlerine devam etti. Anadolu, Suriye ve Azerbaycan’da olan Safevî tarikatının takipçileri şeyh Haydar’ı ziyaret için büyük kafileler halinde Erdebil’e geliyorlar, tekkeye maddî destekte bulunuyorlardı. Müridlerinin sayısı hızla artan şeyh Haydar, tarikatın simge-si olarak onlara on iki dilimli kırmızı renkli başlıklar giydirdi. Böylece hem gücünü açığa vurmuş hem de müridlerinin tefrik edilmesini sağlamış oldu. Bundan sonra Safevî tarikatının takipçileri Kızılbaş adıyla anılmaya başladı.
s.5) Şah İsmail nasıl tahta oturmuştur?
-Akkoyunlu şehzâdeleri arasında başlayan taht kavgaları İran’da tam bir istikrarsızlık yaratıp, her böl-gede mahalli otoriteler ortaya çıkmaya başlayınca, Kızılbaş Türkmen aşiretlerinin reisleri İsmail’in zuhuru için uygun ortamın oluştuğuna kanaat getirdiler. 13 yaşında Lahican’dan ayrılan İsmail, Erde-bil’e geldi. Ancak burada mukavemet ile karşılaşınca müridlerinin ağırlık merkezi olan Anadolu’ya yöneldi. Erzincan’da Ustacalu Türkmenleri onu coşkuyla karşıladılar. Burada iken her tarafa haberler gönderilerek İsmail’in ortaya çıktığı ve şahlık mücadelesine giriştiği bildirildi. Kızılbaş Türkmenler İs-mail’in etrafında toplanmaya başladılar. 1501 tarihinde az bir kuvvetle Akkoyunlu sultanı Elvend’in 30000 kişilik ordusu şerur yakınlarında yapılan savaşta ağır bir yenilgiye uğratıldı. Elvend, Diyarbekir’e kaçtı. İsmail, Tebriz’e girerek tahta oturdu.
s.6) Şah İsmail tahta oturduktan sonra yaptığı faaliyetler nelerdir?
-On iki imam şiîliğini resmî mezhep ilan edip, ilk şiî ezanı okuttu. Hutbelerde Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’a lanet okunmasını emretti. Tebriz’de Akkoyunlu hanedan ailesine karşı katliamlara girişti. Hatta mezarları dahi söktürerek kemikleri etrafa saçtırdı veya yaktırdı.
s.7) Çaldıran Savaşı’nın Türk tarihindeki önemi nedir?
-Çaldıran Savaşı iki Türk devleti arasında yapılan bir savaştır. Savaştan sonra Osmanlılar doğu sınırla-rını güvenlik altına aldılar.
s.8) I. Tahmasb ülkenin başına geçtiğinde ülke hangi durumdaydı?
-Tahmasb, küçük yaşta tahta geçtiğinde ülke doğudan ve batıdan baskı altına alınmıştı. Üstelik Kızıl-baş reisleri arasında da şah’a yakın olmak ve devlet kademelerinde etkinliğini arttırmak amacıyla kuvvetli bir rekabet bulunuyordu. Şah İsmail zamanında tesis edilmiş olan şaha tam bir itaat ile bağ-lanma anlayışı büyük ölçüde sarsılmıştı. Bu yüzden onun saltanatının ilk yılları iç mücadelelerle mer-kezî otoritenin tesis edilmesi ile geçti.
s.9) Şah Abbas’ın şahseven adıyla düzenli birlikler kurmasının amacı nedir?
-Safevi ordusu bütünüyle Türkmenlerden oluşuyordu. Türkmenler düzenli birlikler değildi. Safeviler özellikle Osmanlıların düzenli ordusu karşısında başarısız oluyorlardı. Bu yüzden tıpkı Osmanlılardaki Yeniçeriler gibi bir ordu kurulması ihtiyacı doğdu. şahseven birliklerinin kurulmasıyla Türkmenlerin devlet üzerindeki etkisi de azaldı.
s.10) I. Abbas’ın dış politikada karşılaştığı en önemli problem nedir?
-I. Abbas’ın dış politikada karşı karşıya kaldığı en önemli mesele İran’ın doğuda ve batıda toprak ka-yıplarının devam etmesi idi.
s.11) Şah Abbas’ın Avrupalı devletlere kapitülasyonlar vermesinin sebebi nedir?
-Avrupalı devletlere kapitülasyon vermenin temel amacı İran ile Avrupa arasındaki ticareti geliştir-mekti. İran Osmanlı Devleti’nin daha doğusunda yer aldığı için Avrupalı tüccarlar kara yolunu kullan-mak ve Osmanlı topraklarından geçmek zorundaydılar. Bu durum İran ticareti için elverişsiz bir ortam yaratıyordu. Coğrafi Keşifler esnasında Hint deniz yolunun keşfiyle Avrupalılar deniz yoluyla Basra körfezine kadar sokuldular. Safeviler, Avrupalı devletlere kapitülasyon vermek suretiyle Basra li-manlarının ticarete açılmasını sağlamaya çalıştı. Osmanlı Devleti’ne bağımlı kalmadan ticaret yapma-nın yollarını geliştirmeyi amaçladı.
s.12) Şah I. Abbas divanda neler yapmıştır?
-şah I. Abbas, Kızılbaşlarını gücünü kırmak ve Osmanlılar tarzı modern bir ordu kurmak amacıyla “şahseven” adıyla yeni askeri birlikler vücuda getirdi. Ateşli silahların kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla Topçu ve Tüfengçi sınıflarını meydana getirdi.
s.13) Safevilerde uygulanan Tuyul sistemi Osmanlı Devletindeki hangi sisteme tam bir benzerlik gös-termektedir?
-Tuyul sistemi Osmanlılardaki Tımar sitemine benzemektedir. Tımar bir bölgenin gelirlerinin bir yıllı-ğına savaşta yararlılık gösteren kişilere verilmesidir. Tuyul da benzer özellikler taşımaktadır. Safevi ordusunda görevli komutanlar veya yararlı kişilere tahsis edilen gelirlere Tuyul denilmektedir.

ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ
ÜNİTE 7
s.1) Hindistan’daki Türk egemenliği ve ülkenin İslamlaşması ne zaman başlamıştır?
-Gazneliler zamanında.Gazneli Mahmut’un Hindistan’a yaptığı 16 sefer sonucunda, Hindistan’ın kuzey kısmına hâkim olan yerel yönetimler kırılmış, bölgede Türk egemenliği başlamıştır.
s.2) Gur adı neye verilmiştir?
-Bugünkü Afganistan’da bulunan Herat’ın doğusundaki ülkeye Gur adı verilir.
s.3) Gaznelilerin dağılma döneminde Türklerin Hindistan yerleşmeye başlamaları ilk defa ne zaman gerçekleşmiştir?
-Gaznelilerin son hükümdarlarından Behram’ın ölümünden sonra Oğuz Türkleri Gazne’yi işgal etti-ler. Bundan sonra güneye doğru inmeye başladılar ve Kuzey Hindistan’a yerleştiler. Böylece bölgede Türklerin hâkim olduğu yeni bir dönem başladı.
s.4) delhi hükümdarlığı fiilen nasıl kurulmuştur?
-Gur SultanıMuizüddin, ordusundaki ünlü kumandanlarından Aybek’i Hindistan’da genel vali ve ordu komutanı olarak bıraktı ve kendisi Gazne’ye döndü. Aybek 1193’de Delhi’yi ele geçirdi. Bu tarihten itibaren de Kuzey Hindistan’da fiilen Delhi Türk Sultanlığı kurulmuş oldu.Ancak devletin resmi kuru-luşu Muizüddin’in 1206 yılında ölümünden sonradır.
s.5) Aybek, 1206’da Lahor’da Hindistan tahtına çıktığında hangi unvanı almıştır ve merkezi nereye taşımıştır? 
-“Kutbü’d-dünya ve’d-din” unvanını aldı ve daha sonra devlet merkezini Delhi’ye taşıdı.
s.6) Aybek hayatını nasıl kaybetmiştir?
-Aybek, 1211 yılında Lahor’da çevgan oynarken attan düşerek hayatını kaybeder.
s.7) Kutbeddin Aybek’in kişiliği hakkında bilgi veriniz.
-Kutbeddin Aybek, sarsılmaz bir iradeye sahip, kudretli bir kumandandı. Hem ordu, hem de halkının kalbine girmeyi başarmış ve kendisini sevdirmişti. Aybek, başarılı bir devlet adamı, cömert bir insan-dı.
s.8) Kutbeddin Aybek’in Hindistan’ın önemli bir bölümünde hakimiyet kurmasını kolaylaştıran se-bepleri açıklayınız.
-Muizüddin de 1206’da ölünce, Tacettin Yıldız Gazne tahtına, Aybek de Hindistan tahtına varis oldu-lar. Delhi, Bedaun, Ecmir havalisi başta olmak üzere, İndus’tanGanj’a, HimalayalardanVindhiya dağ-larıeteklerine kadar Kuzey Hindistan’ın orta kesimleri Aybek’in hâkimiyetine girdi. Gazneli Sultanı şihabüddin Muhammed’in kölesi ve kumandanı olanKutbeddin Aybek, Delhi Sultanı olarak tahta çıkarıldı ve alt kıtanın büyük bir kısmı tedricen onun hükümranlığı altına girdi.
s.9) kızı raziye’yi, oğullarına rağmen veliaht ilan eden sultan kimdir?
-iltutmuş
s.10) İltutmuş’un Delhi Türk Sultanlığı içinde önemini açıklayınız.
-İltutmuş, Aybek’in ölümünden sonra parçalanmış ve bir kısmı da Hinduların eline geçmiş bulunan Hindistan coğrafyasını yeniden tek bir idare altında topladı. Bu sıralarda Moğolların önünden kaçan pek çok idareci ile birlikte, çok sayıda sanatkâr, emir, melik ve çeşitli hükümdarlık ailelerine mensup kişiler hatta bizzat hükümdarlık yapmış kişiler, İltutmuş’un yönetimine girdiler. İltutmuş, adalet hu-susunda da titiz davranan Türk hükümdarlarından birisiydi. Devrin tarihçileri onun hakkında, onun alçak gönüllü, insaflı, iyiliksever, gazi, mücahit ve âlemi birleştirici nitelikleri yanında adaletli oldu¤u kadar adaletle hüküm sürenleri de takdir eden bir şahsiyete sahip biri olarak bahsederler.
s.11) Balaban’ın, tahta çıktığı zaman ilk işi ne olmuştur?
-Tahta çıkışından sonra Balaban’ın ilk işi bürokrasiyi düzenlemek oldu. Memurlara disiplin duygusunu aşıladı. Acemi asker kaydı ve Maliye Dairesini (Âriz-i Memalik) yeniden düzenlemek suretiyle mer-kezî orduyu kuvvetlendirdi.
s.12) Alaaddin Muhammed şah’ın en cesur askeri harekâtı hangisidir?
-Devletâbât seferi
s.13) alaaddin muhammed zamanında Hindistan’daki hakimiyet nasıldı?
-memurlar ve Hindu racalar üzerindeki denetimini sıklaştırdı. İlave vergilerle hazineyi doldurdu. Ta-vizsiz bir ekonomi ve başarılı bir fiyat kontrol sistemi kurarak orduya mali kaynak sağladı. Sadeliğe önem verdi, manasız konuşma ve entrikaya şiddetle karşı çıktı. Haber alma teşkilatını iyileştirdi ve böylece devlet aleyhine konuşma ve bir araya gelme ihtimalini ortadan kaldırdı. Memurların gruplar içinde örgütlenmelerini önlemek için yakın akraba evliliklerini bile yasakladı. İçkili ziyafetleri sona erdirdi ve böylece memurların tanışma ve kaynaşma ortamları da yok oldu. Devlete ödenen vergileri artırdı ancak Racaların köylülerden alageldikleri vergileri azalttı. Önceki hükümetler döneminde kar-şılıksız verilen toprakların denetimini yeniden sağladı ve eski bağışların geçersiz olduğunu söyleyerek geri aldı. Bütün nakdi hediyeleşmeyi ortadan kaldırdı. Ordudaki ücretleri düşük seviyede tuttu, şair ve bilginlere de fazla hediyeler vermedi. Kamu ücretleri de düşük seviyede tutuldu ve sistemin yü-rümesi bu şekilde sağlanmış oldu. Köylüden bütün ihtiyaç fazlası hububatı satın almak ve devamlı erzak temin etmek maksadıyla onu şehre getirmek suretiyle yiyecek alım satımının sürekliliğini sağ-ladı. Tahıl üreticisi, devlet ödemeleriyle himaye edildi. Birçok yerde hububat depoları yapıldı ve hu-bubatlar depo edildi. Depolama ustalıkla idare edildi.
s.14) Halaçların hâkimiyetinde kalan sahaları açıklayınız.
-Ceyhun ile Sind nehirleri arasına yerleşen Kalaçlar, özellikle Sind bölgesinden Duâb ve Bengal’e kadar hâkimiyetlerini genişletmişlerdi.
s.15) Muhammed b.Tuğluk’un kişiliğini anlatınız.
-İyi eğitim görmüş, İslam hukuku, felsefe, matematik, mantık ve tıp ilmine aflina birisi idi. Karakter olarak da sabırsız, haris ve aceleci idi. Bu sebeple emirlerinin yerine getirilmemesi yahut aksaklıklar yüzünden memurları cezalandırırdı. Adalete saygısı büyüktü. Uygulayacağı emirler, kendisine karşı bile olsa, şahsen gaziler mahkemesine çıkabilirdi. Sert bir yönetim sergiledi.
s.16) delhi’de Seçilmiş bir sultan hangi şartlardan birini ihlal ederse tahtan indirilebilirdi?
-sultan devleti denetlemeye, İslam’ı ve topraklarını savunmaya, tebaasını kurmaya ve onlar arasın-daki anlaşmazlıkları yatıştırmaya, vergileri toplamaya, hazineyi hakkıyla idare etmeye ve ceza kanun-larını uygulamaya mükellef idi. Bu şartlardan birini ihlal ettiği takdirde tahttsn indirilebiliyordu.

ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ
ÜNİTE 8
s.1) Babür imparatorluğun kurucusu olan Babür kimdir?
- Hindistan’da Babürlü devletinin kurucusu ve ilk hükümdarı (1526-1530) olan Babür’ün babası Ti-mur’un torunlarından Fergana hâkimi Ömer şeyh’tir. 1488’de Fergana’da doğmuş olan Babür, iyi bir teşkilatçı, devlet adamı, strateji uzmanı ve komutan olmasının yanında kılıç kullanma, ok atma, ata binmede de mahirdi. O, aynı zamanda Türkçe ve Farsçayı mahirane kullanan ve yazdıklarıyla dünya edebiyatına bu anlamda eşsiz eserler bırakan bir şair ve yazar, tabiat aşığı ve dikkatli bir seyyahtı. 1530’da ölümünden altı ay sonra naaşı Kabil’e getirilerek Bağ-ı Babür’de yakınlarının yanına gömül-dü. Şah Cihan 1646 yılında Babür için Kabil’de muhteşem bir türbe inşa ettirdi. Babür’ün Türk edebi-yatı ve kültürü açısından da değeri son derece önemli katkıları olmuştur. Çağatay edebiyatının en değerli örnekleri Ali iir Nevaî’den sonra onun tarafından kaleme alınmıştır. Babürnâme adlı eseri, Çağatay Türkçesiyle yazılmış nesirlerin en tabii ve ileri örneği olarak nitelendirilmiştir. Sadece Türk edebiyatı için değil, türünde kendisini yabancı okuyucuya da müstesna bir hatırat kitabı olarak kabul ettirmiş bir eserdir. Aynı şekilde Divan’ı da Çağatay edebiyatının Nevaî’yi takip eden büyük temsilcisi olarak tanınır.
s.2) Babür’ün ilk olarak devlet merkezi yapmak istediği şehir neresidir?
-Kabil
s.3) Babür’ün 1510 yılında Şah İsmail’e tebrik elçisi göndermesinin sebebi nedir?
-şah İsmail’in Özbek şiban Hanı yenmesi
s.4) Hindistan’da Agra kentini Babür adına kim fethetmiştir?
-Hümayûn
s.5) Babür şahın kişiliği hakkında bilgi veriniz.
-Babür iyi bir asker ve kabiliyetli bir kumandan olmasının yanında başarılı bir yazar ve şairdi. Hatıraları meşhurdur. Ayrıca edebiyat eserleri, resim, yapılar ve kurumlarla ilgili eleştirel denemeleri vardır. Babür iyi bir devlet adamı ve komutan olduğu kadar, yüksek kültürü ve edebî kabiliyeti ile de ün kazanmıştır. İyi kılıç kullanıp, iyi ok atan ve iyi ata binen Babür şair, yazar, hattat ve müzisyendi. Türk-çeyi ve Farsçayı aynı kuvvetle kullanırdı.
s.6) Sultan Hümayûn’un Afganistan’daki siyasi rakibi kimdir?
-şir Han
s.7) Sultan Hümayûn Afgan Sur kabilesinin tehdit ve saldırıları sonunda bir süreliğine hangi ülkeye sığınmak zorunda kalmıştır?
-İran
s.8) Şir Han’ın kişiliği hakkında bilgi veriniz.
-Şir Han iyi bir komutan ve taktikçi idi. O, Delhi Tahtına oturan en iyi idarecilerden birisi olarak anılır. Adil, hoşgörülü ve iyilikseverdi. Kervansaraylar inşa ve tamir ettirdi. Sürgünde bir öğrenci olarak baş-layan hayatı, onu önce Bihar sonra da Delhi Sultanı yapmıştı.
s.9) Babür Sultanı Hümayun’un İran’daki Safevî yönetimi ile ittifak haline girmesinin sebeplerini açık-layınız.
-Afganistan bölgesine hâkim olan Özbeklerin Hindistan’a baskı yapmaları ve Babürlüleri tehdit et-meye başlamaları üzerine Hümayun, Hindistan’ı terk ederek İran’a sığınmak zorunda kalmıştı. İran’da mülteci durumuna düşmüş olan Hümayun, şah Tahmasb’tan aldığı askeri destekle ülkesine dönmüş ve Özbeklerle yeniden mücadeleye girişmişti. Bu sayede Kandahar’ı ve Kabil’i yeniden ele geçirmiş, hâkimiyetini de yeniden tesis etmiştir.
s.10) Hindistan-Osmanlı ilişkilerinin başlamasına sebep olan daveti kim yapmıştır?
-Bahadır şah
s.11) Hümayûn’un oğlu Ekber tahta çıktığında kaç yaşındaydı?
-14
s.12) Ekber’in görüş ve siyasetini açıklayınız.
- İslam’ın yeryüzüne indirilişinin bininci yılına tekabül eden 1590’lı yıllarda dünyanın sonu ile ilgili tar-tışmalar canlılık kazanmıştı. Ekber de bu tartışmalarda bizzat bulunmuştu. Ekber, bir hükümdar ola-rak ulemanın egemenliğinden kurtulmak ve Hindistan’da İslam’ın önderi olmak, Müslüman ve Hindu dinleri arasında benzerlikler ve yakınlıklar aramak; böylece yakınlıkları tespit ederek aradaki ayrılıkları gidermeye çalışmak istiyordu. Hem Müslüman, hem Hinduların takip edebilecekleri dinî bir yol bula-rak onun önderi olmak; böylece her bakımdan eşit bir duruma getirilmiş olan Müslüman ve Hindula-rın birbirleriyle kaynaşmaları gerektiğini anlat anlatmak, dini temellere dayanan, dolayısıyla türlü din mensupları için başka başka olan kanunlar yerine, herkesçe uyulması gereken ve böylece dini esas-lardan ayrılan laik mahiyette kanunlar yapmak, bütün halkın birlikte kutlayacağı bayramlar yapmak ve türlü takvimleri birleştirmek gibi fikirlere sahipti.
s.13) Ekber’in oğlu selim tahta çıktığında yaptığı ilk iş ne oldu?
-Selim, Nureddin Muhammed Cihangir Gazi unvanıyla tahta çıktı. Yaptığı ilk işte adını Cihangir olarak değiştirmesidir. Bunun sebebi, Selim adının Osmanlı sultanları tarafından kullanılması ve bu bakım-dan herhangi bir karışıklığa meydan verilmek istenmemesidir.
s.14) Şah Cihan’ın Osmanlılarla ilişkilerinin niteliklerini açıklayınız.
-Şah Cihan döneminde Osmanlı Padişahı IV. Murat idi. şah Cihan’ın 1636 yılı sonlarında Osmanlı hü-kümdarı IV. Murat’a bir elçi yolladığı görülmektedir. Bu dönem Osmanlı-Safevî çatışmasının çetin bir devrine rastlamaktadır. IV. Murat, şah Cihan’ın elçisi Mîr Zarîf’e, Bağdat’ı geri almaya gelirken Mu-sul’da rastlamıştır. Devrin kaynaklarına göre IV. Murat, elçiye, bu kadar uzun yolları aşarak gelmesi-nin nedenini Türkçe olarak anlatmasını emretmiş; Mîr Mârif de bunu Türkçe olarak anlatmış ve şah Cihan’ın içinde altın bir kemer bulunan hediyesini takdim etmiştir. IV. Murat da karşılık olarak kendi elçisi Arslan Ağa’yı Mîr Zarîf ile birlikte göndermiş ve aynı zamanda bir Arap atı ile türlü hediyeler göndermiştir. Bu görüşmelerin sonunda Safevilere karşı birlikte hareket etme yollarının arandığı görülmektedir.
s.15) Babürlülerin altı büyük hükümdarlarından sonuncusu olan imparator kimdir?
-Evrengzib
s.16) Babürlülerin son güçlü hükümdarı kimdir?
-Nâsırüddin Muhammed’dir.
s.17) Evrengzib’ten sonra Hindistan’daki siyasi gelişmeleri açıklayınız.
-Evrengzib’in ölümünden sonra Babürlüler siyasi istikrarsızlıklar dönemine girdiler. Bir taraftan Afganlıların diğer taraftan Portekiz ve İngilizlerin saldırıları devleti iyice zayıflattı. İç karışıklar yüzünden bu saldırılara gerekli karışı-lık verilemeyince Delhi Afganlıların eline geçti. XVIII. yüzyılın sonlarına doğru bölgede İngiliz hâkimiyeti belirgin bir şekilde hissedilmeye başladı. Babürlü hükümdarlar İngilizlerin etkisi altına girdiler.
s.18) Babürlülerin başlıca gelir kaynağı neydi?
-Devletin başlıca gelir kaynağı tarım ürünlerinden alınan vergilerdi.
Gönderen aöftarihbölümü zaman: 08:43
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Sayac
Tema resimleri molotovcoketail tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.